Sayısal arşivimizdeki eserleri incelemek için tıklayın

Şehremaneti Mecmuası 12


Bu Sayıda

İstanbul Şehremaneti Mecmuası’nın Ağustos 1341 [1925] tarihli on ikinci sayısı, önceki sayılara nispeten daha geniş bir içerikle karşımıza çıkmaktadır. Altmış dört sayfadan oluşan bu sayıda ana başlıkların büyük oranda aynı olduğu görülse de ele alınan konular değişmiş, yarım kalan maddeler tamamlanmıştır.

Derginin ilk yazısı, Berlin Darülfünun müderrislerinden Alfred Merz’in Boğaziçi cereyanlarına (akıntılarına) dair incelemesidir. Emanet İktisat Müşaviri Grossman tarafından tercüme edilen bu yazı, deniz kenarındaki inşaattan lağım ve su yolu yapımına, deniz seferlerinden kıyı emniyetine kadar birçok konuyla alakalıdır. Çeşitli çizimlerle desteklenen yazıda Boğaz’daki alt ve üst akıntılar ele alınarak, süratleri ve derinlikleri hakkında bilgiler verilir. Merz’in ortaya koyduğu bu verileri önceki sayılarda ele alınan liman ve deniz taşıtları meseleleriyle birlikte değerlendirmek, söz konusu yazıyı daha anlaşılır kılacaktır.

“Tetkik ve Tetebbu” başlıklı ikinci kısımda İktisat Müdür Muavini Mübahat Bey’in Peşte ve Viyana’daki incelemeleri sonrasında Emanet’e sunduğu rapora yer verilmektedir. Mübahat Bey bilhassa Peşte ve Viyana’daki sergileri gezmiş, söz konusu şehirlerdeki yeniliklerden bahsetmiştir. Sergi ve panayır gibi faaliyetlerin ülke ekonomilerine olan katkılarına değinerek, İstanbul gibi dünyanın değerli şehirlerinden birinin bu ve benzeri oluşumlarda yer almamasını büyük bir eksiklik olarak yorumlamıştır. Mübahat Bey’e göre şehrimiz ve ülkemiz bazı eksiklikleri bahane etmeyi bırakarak, ivedilikle, çağdaş iktisadi hayata uyum sağlamalıdır. Nitekim “Biz elbette Belçika, Almanya, Amerika fabrikalarına, Fransız manifaturasına karşı bir şey gönderemezdik. Fakat Yunanistan’ın tütünlerine karşı ‘Samsun-İzmir’ tütünlerini, Bulgarların gül yağlarına karşı Burdur ve Isparta gül yağlarını, İngiliz müstemlekâtı ipeklerine mukabil Bursa mamulatını, Almanya’nın çini fabrikaları yanına Kütahya işlerini, İsviçre çikolata şekerlemeleri yanına haiz-i rağbet olan şekerlerimizi koyabilirdik” şeklindeki açıklamaları da bu düşüncelerini desteklemektedir.

Üçüncü kısımda dergide ilk defa gündem olan iki yazıyla karşılaşmaktayız. “Ecnebilerin İstanbul Hakkındaki Mütalaaları” başlığı verilen bu bölümde Ajans Wolf’un İstanbul muhabiri Fon Rinken [Von Reinken] ve Times’ın İstanbul muhabirinin şehir hakkındaki incelemelerine yer verilir. Yazılar bir ecnebi nazarından İstanbul’u ele alırken, belediye işlerine temas etmeyi de unutmaz. Anı ya da gezi yazısı hüviyetinden uzak olan bu incelemeleri sosyal ve siyasi birer inceleme olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Nitekim Mübahat Bey’in tercüme ettiği Fon Rinken’in yazısında, Operatör Emin Bey’in başkanlığa geldikten sonra şehre yaptığı katkılar vurgulanarak “eski İstanbul” ile “yeni İstanbul”un bir karşılaştırması yapılır. Yine Fon Rinken, güneye gelmek isteyen Alman gezginlerine “… İstanbul’a geliniz. Güzel Boğaziçi, şirin Adalar bütün bir yaz için ikamete elverişli yerlerdir. Kıymetli Alman parasını neden İtalya’ya verelim. Niçin paralarımızı Harb-i Umumi’de bize ihanet edenlere gönderelim. Niçin sabık müttefiklerimize, Almanlara her zaman hüsn-i kabul gösteren Türklere getirmeyelim?” şeklinde seslenerek, uygun tabirse, bir “Türkofil” gibi hareket eder. Times muhabirinin incelemesi aynı tarzda olmakla birlikte imar konularına da değinir. Hatta Operatör Emin Bey’in Tarabya’nın arkasındaki Belgrad Ormanları’nı İstanbul için bir Richmond Parkı yapmak istediğini ve Sarayburnu’ndan Yedikule’ye kadar bir rıhtım planı olduğunu ekler. Yazıda az da olsa İstanbul’daki yaşayıştan da bahsedilir. Hatta bu maddedeki en ilgi çekici kısım, Türk kadınlarının yaşayışıyla ilgili saptamalardır. Times muhabiri, Türk kadınlarının bir haylisinin çarşafı terk ettiğini, sosyeteye karıştığını, hatta tanımadıkları ecnebilerle mekânlarda dans bile ettiğini söyleyerek, bu duruma tanık olanların hayrete düştüğünü ifade eder. Muhabir, İstanbul yaşantısındaki bu değişimi belediyenin şehre olumlu bir katkısı olarak yorumlasa da söz konusu değişimi doğrudan belediyeyle ilişkilendirmek zorlama olacaktır. Bunu, belediyenin İstanbul yaşantısındaki sosyal etkilerinden biri olarak yorumlamak daha doğru görünmektedir.

“Mali Kısım” başlıklı dördüncü kısımda ise Batı belediyeleri gelirleri, Atina Belediyesi gelir bütçesi, İstanbul Belediyesi’nin bir senelik gelir ve masrafı ile İstanbul Belediyesi’nin 1341 [1925] senesindeki üç aylık gelir toplamı ele alınmıştır. Bu verilerle hedeflenen, İstanbul Belediyesi’nin mevcut durumunu Batı belediyelerininkilerle mukayese ederek bazı çıkarımlarda bulunmaktır. 

“Emirler, Tebligatlar, Kararlar” kısmında âdet olduğu üzere belediye ve il özel idareleriyle alakalı kanun maddelerine yer verilir. Böylece belediye ve il özel idarelerindeki işleyişe katkı sağlanarak alakadar olanların soruları cevaplanır. Bu usul, en ücra yerdeki belediyelerin kanuni problemlerini çözmelerine de büyük bir katkı sağlar. “Vaz-ı Esas, Resm-i Küşad” başlıklı altıncı kısımda İstanbul’da lağım ve su yolu inşasına başlanması haberiyle birlikte, geçen sayıda yetiştirilemeyen buz fabrikasının açılışı haberine yer verilir. Yine Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Sarayburnu’nda dikilecek heykelinin temel taşının konma merasimiyle ilgili ayrıntılar da okurla paylaşılır. 

“Garp Belediyeleri” başlıklı kısımda Polonya Şehirleri İttihadı’nın sekizinci kongresine yer verilirken Yeni Ulum-ı İdariye Mecmuası’ndaki “En Asri ve Mütekâmil Usul ve Levazıma Malik Olan Belediyeler Hangileridir?” sorusu gündeme taşınır. Mecmuanın Batı belediyeleriyle alakalı bu tarz konulara yer vermesi, İstanbul Belediyesi’nin Avrupa belediyelerindeki işleyişe vakıf olma arzusuyla açıklanabilir.

“Müteferrik” başlığı altında verilen “Şehir İşleri” kısmında ise Boğaziçi’nin yıllardır mahrum olduğu yol yapımının tüm hızıyla devam ettiği haberine yer verilirken bazı cadde ve meydanların almış olduğu isimlerden de bahsedilir. Mesela Çengelköyü’nde Havuzbaşı'ndan iskele meydanına kadar olan caddeye ahalinin başvurusu ve isteği üzerine Belediye Umum Cemiyeti tarafından “Cumhuriyet Caddesi” adı verilmiş, yine iskele önündeki büyük meydana da “Cumhuriyet Meydanı” denmiştir. Bu kısımda en dikkat çekici madde, memurun başı açık bir şekilde vazifesini icra edip edemeyeceği meselesidir. Dahiliye Vekâleti, 1 Ağustos 1341 [1925] tarihinde bütün memurların kalemlerde baş açık bir şekilde çalışabileceğini, üstlerinin yanına başları açık halde girebileceğini ancak baş açık olarak resmi selamlama yapamayacaklarını bildirmiştir. Yine Emanet’in 29 Ağustos 1341 [1925] tarihindeki açıklamasında Gazi Mustafa Kemal’in İnebolu nutkunda, kıyafetin ve kullanılacak şapkanın nasıl olacağına dair sözlerine gazetelerin yer verdiğinden bahsedilmiş ve Gazi Mustafa Kemal’in açıklamış olduğu, “uluslararası kabul gören”, bu medeni şekle uyum sağlanması konusunda Emanet emekçilerinden temennide bulunulmuştur. Derginin bu sayısı “İhsai Kısım” ve “Memurin Muamelatı” verileriyle son bulur.

“İhsai Kısım”da 1329 [1913] senesinden 1339 [1923] senesi sonuna kadarki on bir yılda istimlak olunan bina, arsa, kuyu, sarnıç, mahzen ve saire hakkında bir istatistik cetveli yayımlanmıştır. “Memurin Muamelatı”nda ise 9 Haziran 340 [1924] tarihinden 31 Kânunuevvel 341 [31 Aralık 1925] tarihine kadar yeniden tayin olunan memurların sicil numarası, ismi, tayin olduğu memuriyet, maaşı ve tayin tarihi gibi bilgileri okurla paylaşılmıştır.

Sonsöz: Bu sayının sonunda derginin birinci sene fihristi paylaşılmıştır. Fihristte on ikinci sayı da dahil olmak üzere bu zamana kadarki bütün yazıların tematik ayrımı yapılmış, sayı ve sayfa numaraları gibi verilerle pratik bir tablo oluşturulmuştur. Derginin Atatürk Kitaplığı’nda mevcut nüshaları taranmış, ciltlenmiş bir nüsha dışında hiçbirinde böyle bir fihriste ulaşılamamıştır. Bu nedenle söz konusu fihristin on ikinci sayının bir eki olup olmadığı konusunda yayın ekibince kesin bir karara varılamamış, iki sayfalık fihristin başlığı ve içeriği nedeniyle bu sayıya eklenmesinin daha uygun olduğu düşünülmüştür. 

Tolga Karahan



Başlık Şehremaneti Mecmuası 12
Kısa Başlık Şehremaneti Mecmuası 12
Editör Bülent Bilmez, İrfan Çağatay, İzzet Umut Çelik, Serhat Bozkurt
Yayıncı İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü
Yayın Yeri İstanbul
Tür Kitap
Yayın Tarihi 2023
Dil Türkçe
Künye Şehremaneti Mecmuası 12. Yayına Hazırlayanlar: Bülent Bilmez, İrfan Çağatay, İzzet Umut Çelik, Serhat Bozkurt. İstanbul: İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü , 2023.



İBB ATATÜRK KİTAPLIĞI
Miralay Şefik Bey Sok. No: 6
Taksim, Beyoğlu - İstanbul
Telefon: 0212 249 95 65
0212 249 09 45
kutuphanemuzeler@ibb.gov.tr